Ebû Hüreyre (ra)’nin anlattığına göre: Resûlullah (sav) onları, kesin bir emirde bulunmaksızın ramazan gecelerini ihyaya teşvik ederdi. (Bu maksatla) derdi ki:

“Kim ramazan gecesini, sevabına inanarak ve bunu elde etmek niyetiyle namazla ihya ederse geçmiş günahları affedilir.”

Resûlullah (sav) Efendimiz bu tavsiyesinde herhangi bir değişiklik yapmadan vefat etti. Teravihin ferden kılınması Hz. Ebû Bekir (ra)‘in zamanında da böylece devam etti. Hz. Ömer (ra)’in hilafetinin başında da böyle devam etti.

Teravih namazı ramazan ayına mahsus bir sünnet-i müekkededir. Bütün ulemâ bu hususta ittifaklıdır. Teravih namazının cemaatle kılınması da bir sünnet-i kifayedir. Teravihin sünnet oluşu, Peygamber (sav) Efendimizin söz ve amelleriyle sabittir. Hadis-i şeriflerde bildirildiğine göre, Peygamberimiz (sav) teravih namazını cemaatle sekiz rekat, diğer bir gecesinde on iki rekat kıldırmış, cemaatin çoğalmasıyla Resûlullah (sav) Efendimiz dördüncü ve beşinci gecelerde cemaate çıkmamış, sabahleyin cemaate hitaben:

“Yaptığınızı gördüm, benim için sizin yanınıza çıkmaya bir mani yoktu. Ancak bu namazın size farz kılınacağından endişe ettim.” buyurmuşlardır. Yalnız bu konuya bakıp teravih namazının sekiz rekat olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü Resûlullah (sav) Efendimiz cemaatten ayrıldıktan sonra, evlerinde on iki rekat daha kılarak bu namazı yirmi rekata tamamladıkları da kitaplarımızda kayıtlıdır. Zaten Hz. Ömer (ra) zamanında teravih namazı cemaatle kılınmaya başlamış ve yirmi rekat olarak kılınmıştır.

Nafile namazları cemaatle kılmak caiz olması cihetiyle, teravih namazını da cemaatle kılmak eftaldir. Leys b. Sa’d, Abdullah b. Mübarek, İmam Ahmed b. Hanbel ve İshak’a göre, teravih namazını cemaatle kılmak eftaldir. Hanefî ve Şâfî alimlerinden bir cemaatin kavli de böyledir. El-Hidâye sahibi de teravihi cemaatle kılmanın sünnet-i kifaye olduğunu söyler.

Teravih namazının vakti, yatsı namazı ile vitir namazı arasıdır. Cemaatle kılınan nafile namazlara ezan ve ikamet yoktur.

İmamlığa niyet etmemiş kişiye uymak caizdir. Amel-i kalîl (küçük iş yapmak) namazı bozmaz.

Kaynak: Miftâhu’l-İrşâd