dağlar

Allah (celle celâlühû) şöyle buyuruyor:

“Kendisi ile birlikte sabah-akşam tesbih etsinler diye biz, dağları ve toplanıp gelen kuşları Dâvud’un emrine verdik. Onların her biri Allah’a yönelmişlerdi.” (Sa’d 18-19)

İbni Abbas (radıyallâhu anh), işrak namazının bu ayete göre kılındığını bildirmiştir.

Dâvud Aleyhisselâm’a dağları musahhar kılan Allahu Teâlâ dağlara onunla beraber tesbih ve tehlil etmeyi emretmiş, kendilerine has bir hayat, akıl ve nutuk vermiştir. Buna binaen dağlar, Hazreti Dâvud’la beraber Allah’ı tesbih ve tenzihe devam ederlerdi. O, işrak vakti iki rekat namaz kılardı. Dağlar ve bütün hayvanat da onun bu ibadetine katılırdı. Zebûr okurken bütün vahşi hayvanlar etrafına toplanır ve onu dinlerlerdi.

Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) efendimiz işrak namazına devam etmişler, ümmetine de tavsiye buyurmuşlardır.

Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem) efendimiz bir hadis-i şeriflerinde işrak namazı ile ilgili şöyle buyururlar:

“Bir kimse sabah namazını kılar, arkasından zikirle meşgul olur, güneş doğup kerâhet vakti çıkınca da iki rekat namaz kılarsa ona kabul olmuş  bir hac ve bir umre sevabı verilir.”

İbni Ömer (radıyallâhu anh) efendimiz her gün sabah namazından sonra seccadesine oturur ve beklerdi. Kendisine “Niçin bekliyorsunuz?” diye sorulduğunda “Sünneti bekliyorum!” cevabını verirlerdi. 

Hadis-i kudsîde de şöyle buyrulur:

“Ey Ademoğlu! Sen benim için günün evvelinde namaz kıl ki, akşama kadar da ben seni kötülüklerden ve şerden koruyayım.”

Kaynak: Miftâhu’s-Sâdıkîn