kırmızı çiçekler

Hâce Ubeydullah-ı Ahrâr (ks) hazretlerine, siz seyr-i sülukte hangi yol (usûl) üzere bulunursunuz, diye sordular. 

Hazret cevaben dedi ki:

Murakabe, bütün yaratıkları unutmak ve Allah’a nazır olmaktır ki, tarikatta sâlik olana hakikatte lazımdır. Bu manada murakabenin ehli pek nadir olur. Biz bildik ki, murakabenin devamı nefse muhalefetle mümkündür.

Müşahede, gayb âleminden varid olur, kalp üzerine red olunur. Fenalık hâsıl eder, duraklamaya gelmez, bambaşka bir âlemdir. Ben gaybdan geleni bir sıfat ile idrak ederim. O sıfat benden hal vasfını almıştır. Lakin bu kadar anlayabilirim ki, gaybdan gelen kabz halinde ulaşsa bu, cemâl sıfatıdır. Ben ancak bu kadar idrak eder ve söyleyebilirim. Bu sebeptendir ki, müşahede erbabı tecellileri iki çeşide hasretmişlerdir: tecelli ya celâlî olur yahut cemâlî.

Muhasebe: Sâlik geçmiş zamanı şöyle bir düşünüp araştırır, hesaba çeker, huzur ile mi geçti, gaflet ile mi geçti. Eğer huzur ile geçmişse, o sâlikin vakti idrak edilmiştir. Allah’a hamdü sena etsin. Eğer gaflet ile geçmişse, o sâlik vaktini zayi etmiştir. Ârifler bu üç tarike riayet ettikleri için pek çok fayda tahsil ederler.

Kaynak: Nübüvvet Ve Velâyet Deryâsından Nasihatler – 1